Pin It
5.00 / 5 - 1 Oy kullanıldı
Bu makaleyi derecelendirdiğiniz için teşekkür ederiz.

Son zamanlarda ailelerin yakındıkları, merak ettikleri ve nerede bir uzman görseler sordukları sık soru neden çocuklarıyla anlaşamadıklarıdır. Gerek psikologlar gerekse biz psikolojik danışmanlara da ev oturumlarında yada dost sohbetlerinde karşımıza çıkan ilk soruda budur. Ebeveynlerin neden çocuklarıyla anlaşamadığıdır.

Aileler ile konuşulduğunda çocuklarıyla iletişim kuramamalarının nedeninin günümüz teknolojik gelişmelerinde kabahat olduğu görülmektedir. Teknolojinin çok gelişmesinin aile içi iletişimi olumsuz etkilediği kesindir. Özellikle günümüzde çocukların televizyonlara ve bilgisayar oyunlarına özelliklede internete olan düşkünlükleri aile içi iletişimi fazlasıyla etkilemektedir. Yani teknolojinin aile içi eletişimde bir engel teşkil ettiği ortadadır.

Sizce bunun nedeni sadece gelişen teknoloji midir?

Açıkçası psikoloji biliminde yapılan araştırmalar hiçte böyle söylemiyor. Suçu başkasında aramak bize daha kolay gelir.

İlk olarak ebeveynlerin kendisine sorması gereken çocuklarıyla iletişim kurmaya ne kadar istekli olduklarıdır. Bir ailenin bir gününü düşünün sabah uyanmadan gece yatana kadar ailenin çocukla kurduğu cümleler “gömleğim nerede?”, “yemeğini yedin mi?”, “bakan gelmedi mi?” gibi yüzeysel cümleleri geçmez.



Peki bu kadar kısıtlı cümleler kurarken bunun adına iletişim demek yada bu kadar cümleyle anlaşabilmek sizce ne kadar mümkün olabilir?

Peki çare nedir?
Size biraz garip yada standart gelecek ama çare “sınırsız sevgi”dir.

Aklınıza ilk gelen itiraz etmek olacaktır.

“Ne yani biz çocuğumuzu sevmiyor muyuz?” diye sinirleneceksiniz. Ama durun okumaya devam edin size birkaç sorum olacak:

En son ne zaman çocuğunuza sarıldınız? Yaşı önemli değil...

Halk arasında ufakken çocuk kucaktan indirilmez; lakin halk tabiriyle çocuk kiraz palazlandı mı sevmek ayıp olur. Yaşı beş-on yada on sekiz; en son ne zaman çocuğunuza sevgiyle sarıldığınızı hatırlıyor musunuz? Peki şimdi de bilimsel araştırmalardaki sayısal verilere bakalım:

On sekiz yaşına kadar bir ebeveynin çocuklarıyla olumlu duygusal paylaşımda bulunabilmesi için günde ortalama on dört (14) kez sarılması gerekmektedir. Bu rakam sizi
şaşırtabilir. Fakat psikoloji biliminin sonuçları bunlardır.

İlginç bir araştırma daha aile sevgisinin başlangıcını konu almaktadır. Ailenin sevgisini çocuk ne zaman algılamaya başlar? Bir tahminde bulunun. Üç ay, ya da bir buçuk yaş. Yapılan araştırmalarda çocuğun anne karnında 5 aylıktan itibaren ailenin sevgisine gerek hormonlarla gerekse dış uyaranlarla algıladığını göstermektedir. “haydaaaa nerden çıktı bu dış uyaranlar?” diyeceksiniz.

Yapılan bir başka araştırmada anne karnındaki çocuklarla ebeveynlerin konuşması ve annenin anne karnındaki çocuğuna karnını okşayarak temas etmesi durumunda çocukcukları görülmektedir.

Hayatın ilk yıllarında başlayan bu sevgiyle oluşan iletişim bağı ileriki yıllarda geliştirilmezse çatışma doğması normaldir.

Size birkaç soru daha....!

Hiç yetiştirme yurdunu ziyarete gittiniz mi?

Eğer gidenleriniz varsa çocukların ilk yaptığını size sarılmak olduğunu göreceksiniz. Bu da sevgi eksikliğinin iletişimdeki önemini açıkça ortaya koymaktadır. Yetiştirme yurdundaki çocuklar, sevgi ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için onlarla iletişim kurulma isteğinde ilk tepkileri sarılmaktır. Daha sonraki yıllarda bu davranış gizlense de sevgi ihtiyacı iletişimde hep ön plandadır.

Şimdi bir ebeveyn olarak kendimize sormamız gereken bazı sorular var.
Çocuğumuzla iletişim kurmak için elimizden geleni yapıyor muyuz yoksa teknoloji ve çevreyi bahane ederek oturduğumuz yerden hazır olumlu bir iletişimi ve aile ilişkisinin ayağımıza sunulmasını mı bekliyoruz?

2011

Pin It

Misafirlerin yorum yapma hakkı yoktur.
Yorum yapmak için üye olunuz, üye iseniz giriş yapınız.