Karne günü gelip çatmadan çocuğunuzun getireceği en başarısız karneye dahi razı olduğunuzu, bunun da ona pahalıya mal olmayacağını uygun bir biçimde hissettirin, hatta bunu onunla konuşun. Zaten çocuğuyla ilgili, onunla iletişim kurabilen, sorunlarına eğilebilen bir anne-babaysanız buna ihtiyacınız yok. Ama her nasıl olduysa çocuğunuzla aranızda resmi, sorunların konuşulmadığı, bir ilişki mevcutsa, hele bir de okulla diyaloga kapalı iseniz hiç zaman geçirmeden bunu yapın. Karne kaygısıyla kişiliğinde oluşabilecek olumsuz izlerin derinleşmesine fırsat vermeyin. Belki bu şekilde kötü bir karne yüzünden O’nun olumsuz davranışa yönelecek planlar yapmasını da engellemiş olursunuz. Başarısızlık her yaştaki ve konumdaki insan için acı vericidir. Çocuğunuz karnesindeki başarısızlıktan dolayı zaten acı çekiyordur. Siz anne ve babaya düşen görev onun bu durumda desteklenmek ve gelecekle ilgili cesaretini kırmamak ve sabırla ileride bu sorunların üstesinden gelecek motivasyonu O’na kazandırmaktır.
Başarısız bir karne getiren öğrenciye dayağa yeltenmek, azarlamak, aşağılamak, tatilden mahrum etmeğe tehdit etmek veya başka ceza yöntemlerine başvurmak yerine “Belki şu derslerden daha çok yardıma ihtiyacın var; bu sorunu nasıl çözebiliriz? Ama önce güzel bir tatille yorgunluğunu atmalısın, sonra bunun bir yolunu buluruz” diyerek yaklaşmalı ve uygun bir zamanda derslerdeki başarısızlığı telafi edecek imkanlar arayıp uygulamak daha yapıcı ve akılcı bir yol olacaktır. Çünkü “HİÇ BİR KARNE ÇOCUĞUMUZDAN DEĞERLİ DEĞİLDİR”.
Çocuğunuz çok başarılı bir öğrenci olabilir, anne-baba olarak sizlerde çok meşgul yada bu zamanda çocuğunuzdan uzakta olabilirsiniz. Çocuğunuz kendisini sorumlu olarak gördüğü siz anne ve babasına, başarısını bir an önce göstermek isteyebilir. Böyle bir zamanda çocuğunuzun yanında olmak, en azından telefonla iletişim kurarak bunu paylaşmanız faydalı olacaktır. Unutmamak gerekir ki; başarının takdir edilmesi gecikmeye gelmez. Nasıl ki halkımız arasında geçerli bir ilke olarak dile getirilen “İşçinin hakkı, alın teri kurumadan verilmelidir” sözü gibi, takdir ve iltifat da başarının ücretidir, gecikmemelidir. Bu aynı zamanda çocuğunuzda “umursanmıyorum” duygusunun oluşmasını da engelleyecektir.
Çocuğunuz başarılı ve her yıl karne getiren biri olarak, zayıfı olmasa bile, geçmişe göre biraz daha düşük notlardan oluşan bir karne getirmiş olabilir. Böyle bir durumdaki öğrenci de hassastır. Ona bu durumda geçmişiyle karşılaştırma yaparak olumsuz mesajlar vermeyin. “Başarısını, şaşırmadan soru sormadan tebrik edin. Bu geriye gidişin nedenini öğrenmeyi daha sonraki uygun bir zamana bırakın.
Bir çok öğrenci başarısız karneden ve anne-babanın buna tepkisinden değil asıl çevresindeki, anlayışsız, acımasız, hoşgörüsüz, yargılayıcı, aşağılayıcı kimselerden göreceği davranışlardan korkmaktadır. Çocuklarınızı çevrenizdeki başka çocuklarla karşılaştıran rekabetçi, acımasızca eleştiren kimselerden çocukların başarısızlarının uzun uzun dillendirildiği ortamlardan uzak tutun. Böyle durumlarla karşılaşıldığında çocuğa destek olunmalıdır. Aksi durumda çocuğunuzda güvensizlik, suçluluk, yetersizlik duygusu pekişecektir.
HERKESE SON SÖZ:
Karne çocuklar arasındaki ayrımcılığa, başarısızı cezalandırmaya değil, hayat başarısının okul başarısıyla sınırlı olmadığının; çocuğun zekanın yanı sıra duygusu, hayali, arzusu kısaca ruhu olan sosyal bir varlık olduğunun; başarısız bir karnenin (bazen başarılı karne için de) çocuğun içinde bulunduğu bir olumsuz işleyişin belirtisi olabileceğinden anlaşılmasına aracılık etmeli, bu sayede öğretmen-anne-baba ve rehber öğretmen arasındaki işbirliği pekişmelidir.
2012